HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 10 HAZİRAN 2025, SALI

FETÖ'nün ilk ?kalkışma'sı İslam'a olmuştu

25.07.2016 00:00
Türk milleti, NATO ve CIA destekli FETÖ ortak darbesinden sonra, tam bir şok içinde.
Herkes soruyor;
Bu nasıl hoca?
Bu nasıl inanç?
Bu nasıl cemaat?
Ve hatta bu nasıl "hizmet'??
Haksız değil insanlar ama çok geç kaldılar, bu soruları sormakta. İlle de milletin meclisi mi bombalanacaktı?
Devletin uçakları mı teslim alınacaktı?
Yani uyanmak, ayıkmak için bu felaketleri yaşamaya gerek var mıydı?
Elbette hayır.
Bu FETÖ'nün ilk 'kalkışma'sı değildi. Onlar, ilk ?kalkışma'larını İslam'a yapmışlardı. Allah'a ve Peygamber'e karşı yapmışlardı. Allah'ın "tek hak dini İslam'a",  'paralel' bir din oluşturdular.
'Üç Büyük Din' diyerek ilk kalkışmayı yaptıklarında, karşılarına sadece Prof. Dr. Haydar Baş çıktı. 'Yanlış yoldasın' diye, bir mektupla nazikçe uyardı. 7 Şubat 1998'de? Tam bir gün sonra Gülen, Papa'nın yanında soluğu aldı. 'Bazı dar kafalılar küresel açılımımızı anlamadı' diyerek, Müslüman'ca bir uyarıya, Vatikan'ca bir cevap verdi.
Baş Hoca, ülkenin dört bir yanına, kanaat önderlerine, parti Genel Başkanları'na dokümanlarla birlikte ekipler gönderdi. Sayın Bahçeli'yi, Muhsin Yazıcıoğlu'nu  uyardıklarını hatırlıyorum. Ve özellikle de Türkiye'de önde gelen tüm dini gurupları uyarmıştı. Sayın Erdoğan'a ise 'Gülen ile olmazsan, seninle varım' diye bizzat söylediler.
Ne yazık ki uyardığıyla kaldı Baş Hoca?
ABD'nin 'Ilımlı İslam' dayatması Gülen vasıtasıyla, sinsice dalga dalga yayılıyordu.
İş Baş'a düşmüştü!
Gülen'in İslam'a indirdiği 'darbeleri' bertaraf etmek için kadrosuyla, Türkiye'nin dört bir yanında paneller, konferanslar ve 'dini bütünlük-milli bütünlük' programları icra ediliyordu.
Tehditler aldık.
Televizyon binamızı yaktılar. Konferanslara giden arkadaşlarımız 'trafik kazası' süsü verilmiş cinayetlerle ortadan kaldırdılar. Aralarında on dil bilen Hüseyin Engin Çamurdan gibi yetişmesi belki de imkânsız arkadaşlar vardı. Baki Bektaş Hoca gibi bir hocamız vardı.
Yalnız bırakılmıştık Türkiye'de. Cemaat iktidarın ana gövdesinde kendine yer bulduktan sonra da, kurumlarımıza ?feto'cu cezalar yağdı. 'İbrahim olan korkmazdı Nemrut ateşinden', öyle de oldu.
Herkes 'Hocaefendi', 'Gülen Hoca' veya ' Hizmet', 'Cemaat' derken, bizler 'FETO' diyorduk. 'Fethullah' ismini ona yakıştıramadığımız için, 'Fedulla' diyorduk.
Şimdi 'FETÖ' diye kendini yırtanların önemli bir kısmı, onların gazetelerini okuyor, başının üstlerinde tutuyor,  televizyonlarında 'dizi' diye İslam'ın itikadını yerle bir eden uyduruk filmlerini izliyorlardı. 'Türkçe Olimpiyatları' adı altında yürütülen 'Türkçe' misyonerliklere 'vatanseverlik' diyorlardı.
Kelime-i Tevhid'e yapılan Atlantik müdahalelerine 'hizmet' diyorlardı.
Abant Toplantıları'nda 'akıl vahiyden üstündür' diye el kaldıranlara alkış tutuyorlardı.
Müslüman kadının Hıristiyan ile evlendirilmesine 'evet' diyen bu nursuzları, göklere çıkarıyorlardı. Diyanetten sorumlu Mehmet Aydın gibi olaya şaşı Bakan'ları, dinledikçe dinliyorlardı. Bu Aydın "sadece benim dinim haktır demek, dinsizliktir" diyecek kadar içi karanlık biriydi.
Yani bugün meclisimizi bombalatanlar o günler 'diyalog' ile bu milletin imanlarını patlatıyorlardı. Peygamber'e ve Allah'a karşı 'kalkışma' içindeydiler. 'Peygambere iman şart değil' diyorlardı. "Allah'ı kabul iman, Peygamberi kabul kemal" diyerek zehirler kusuyorlardı. Devlete bastırdıkları din dersi kitaplarına Vatikan öğretilerini bastılar. Zaman nursuzluk zamanıydı çünkü!
Ve ne yazık ki, bugünlere geldik!
yusuf karaca...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--

logo

   E-posta: bilgi(@)sakaryamedyasi.com.tr
Tüm hakları Sakarya Medyası adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr