Ulusal Böbrek Vakfı ve Hipertansiyon Derneği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Yahya Sağlıker, Türkiye'de 20 milyon kişide hipertansiyon bulunduğunu belirterek, "Bu hastalığın sıklığı, işsizlik, kaza, enflasyon oranından daha fazla. Hipertansiyon içimizdeki gizli katil" dedi.
Türkiye'de hipertansiyonlu kişi sayısının nüfusa oranının yüzde 28 olduğunu bildiren Sağlıker, "Yani 3 kişiden birinde hipertansiyon bulunuyor. Adana'da 500 bin, İstanbul'da 5 milyon, Ankara'da 1,5 milyon, İzmir'de 1 milyon kişide, Türkiye'de de 20 milyon kişide hipertansiyon var" diye konuştu.
Hipertansiyonun yaygınlığına dikkati çeken Sağlıker, şöyle devam etti:
"Hipertansiyon sıklığı o kadar fazla ki işsizlik, kaza, enflasyon oranından daha fazla. Hipertansiyon içimizdeki gizli katil. Haberimiz olmadan birdenbire kalbimize enfarktüs, beynimizde kanama yapıyor, bizi felç yapabiliyor. Sinsi sinsi ilerleyerek, kronik böbrek hastalığına yol açıyor. Hastaları diyalize sokuyor. Bazen bacak kesilmelerine neden oluyor. Bazen kişiler birdenbire kör olabiliyor. Onun için çok önemli ve ciddi bir hastalık. Dikkat etmek lazım."
Hastalıktan korunmak için öneriler
Sağlıker, hipertansiyondan korunmak için diyetin önemine işaret etti.
İstisnai gruplar hariç çoğu hastanın tuzu azaltması gerektiğini anlatan Sağlıker, şunları kaydetti:
"Türkiye'de günde ortalama 15-20 gram tuz yiyoruz. Adana'da 30-40 gramı buluyor. Ama bir hipertansiyon hastasının 6 gramdan fazla tuz yememesi lazım. Stres çok önemli bir faktör, trafik kargaşası, terör olayları ve televizyonlardaki kötü olaylar, kötü haberler hastaları etkiliyor. Tansiyonu olmayanda bile tansiyon başlatıyor. Yürüyüş çok faydalı, günde 45 dakika yürümekte fayda var."
Normal tansiyonun 12-8 olduğunu ifade eden Sağlıker, "Tansiyon 14-9'u bulunca tehlikelidir. Artar da 18-11'i bulursa öldürücüdür. Kimin tansiyonu 14-9'u bulursa mutlaka iyi bir hipertansiyon merkezine başvurmalıdır" diye konuştu.
Türkiye'de hipertansiyon merkezlerinin çok az olduğunu bildiren Sağlıker, "Hipertansiyon uzmanlarını bulmaları gerekiyor. Tansiyonun bir ilaçla düşürülmesi zafer değildir. Tansiyonu düşürürken, kalbini, beynini, gözünü, böbreğini ve damarlarını da düşünmek, korumak lazım" değerlendirmesinde bulundu. AA
AA
Her 3 kişiden biri hipertansiyon hastası
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Adnan Abacı, hipertansiyonun birçok gelişmiş ülkede en sık görülen kardiyovasküler risk faktörü olarak öne çıktığını, Türkiye'de yaklaşık her 3 kişiden birinin hipertansiyon hastası olduğunu bildirdi

Hipertansiyonun başka organlar bozulmadan, inme geçirmeden mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini bildiren Prof. Dr. Adnan Abacı, "Tansiyonu tespit edebilmenin neredeyse tek yolu kan basıncını ölçmektir. Bu nedenle orta ve ileri yaşlarda kan basıncı düzenli aralıklarla ölçülmeli" uyarısında bulundu.
Büyük tansiyonun 140, küçük tansiyonun ise 90 mmHg'nin üzerinde çıkmasının hipertansiyon olarak adlandırıldığını kaydeden Abacı, hipertansiyonun tüm yaş gruplarında görülmekle beraber, orta ve özellikle ileri yaş grubunun hastalığı olduğunu belirtti.
Abacı, özellikle 70 yaş ve üzerindekilerin 3'te 2'sinde hipertansiyon olduğuna dikkati çekerek, "Hipertansiyon ülkemizde de sık görülür ve birçok gelişmiş ülkede en sık görülen kardiyovasküler risk faktörüdür. Hipertansiyon, dünyadaki düzeltilebilir ölüm sebepleri arasında ilk başta gelen risk faktörüdür ve bütün diğer risk faktörlerinden daha fazla ölüme sebebiyet verir." ifadelerini kullandı.
Yüksek tansiyonun bazen belirti vermediğini, bu nedenle ölçüm yapmanın şart olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Abacı, teşhiste gecikilmesi halinde hipertansiyonun kalp, damar, böbrek ve gözlere zarar verdiğini bildiren Prof. Dr. Abacı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hipertansiyon, başka organlara zarar vermeye başladıktan sonra teşhis edilirse bu geç kalmış bir teşhis olur. Hipertansiyonu belirti vermediği aşamalarda tedavi edip, bu hastalıkların meydana gelmesini engellemek gerekir. Bu hastalıklar meydana geldikten sonra yapacağımız tansiyon teşhisinin faydası nispeten azalmış durumdadır. Esas faydamız böbrekler, kalp, beyin gibi başka organlar bozulmadan, inme geçirmeden tansiyonu tedavi etmektir."
Hipertansiyon, diyabet ve yüksek kolesterol gibi hastalıklarda genetiğin önemli bir etken olduğunu kaydeden Abacı, "Genetiğinizde tansiyona yatkınlık olsa bile, az tuz tüketir, beslenmenize, kilo kontrolü ve egzersize dikkat ederseniz tansiyon hastası olmayabilirsiniz veya daha ileri yaşlarda olursunuz. Buna karşın genetik yapınızda tansiyon olmasa bile kilolu olursanız, çok tuz tüketirseniz, şekeriniz yüksek olursa, az egzersiz yaparsanız hipertansiyon gelişebilir. Genetik yatkınlıkla çevresel faktörler bir araya gelirse hipertansiyon çok daha erken dönemlerde ortaya çıkar." uyarısında bulundu.
AA