Sakarya Medya Derneği Başkanı Mehmet Sağlam, Memur sendikaları, iktidar yanlısı karşıtı, şucu bucu olmaz dedi.
Habervole Genel Yayın Yönetmeni Fehmi DUMAN Ulaşım İş Sendikası Örgütlenmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Cihad Koray ile Sakarya Medya Derneği Başkanı Mehmet Sağlam arasındaki görüşmede çok çarpıcı açıklamaları derledi
Sakarya Medya Derneği Başk
anı Mehmet Sağlam Memur sendikaları, iktidar yanlısı karşıtı, şucu busu olmaz dedi.
Ulaşım İş Sendikasının ne yaptığını bilen bir duruşta olduğunu gördüklerini ve bu duruşun Milli bir duruş olduğuna inandıklarını. halkın medyası olan sakarya medyası olarakta, Bu tutumunuzun devamını dilediklerini. söyledi.
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLERİYİZ
Ulaşım İş Sendikası Örgütlenmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Cihad Koray' 4688 Sayılı sendika yasası ile sendikacılık yapılamayacağını, bırakın yeni kazanımları elde etmeyi yasa içindeki 'yetkili sendika' maddesi sebebiyle çalışanların bölündüğünü, hatta birbirine hasım hale getirildiğini,
Sendikaların Siyasi partilerin ve ideolojilerin yandaşı, arka bahçesi hatta bir başka mücadele alanı haline dönüştürüldüğünü,
4688 sayılı yasanın oluşturduğu sendikal yapı nedeniyle sendikalar tabiri caiz ise tezgahtarlara dönüşmüşlerdir. Hani aynaya bakarsınız üzerinizdeki elbise içinize sinmez ya ama tezgahtar o elbisenin çok yakıştığını size inandırmak için türlü dil döker, işte sendikaların geldiği nokta budur. Toplu sözleşme masasında, iktidarların uygun gördüğü mali ve sosyal hakları en uygun olanmış gibi bizi inandırmaya, kurumlar bazında ise idare ile çalışanlar arasında aracılık yapan ayakçılara dönüştüler.
Dolayısıyla, 20 yılı aşkın süredir Kamuda arzu edilen biçimde sendikal yapı kurulmadı, bu sistem sürdükçe kurulamaz da. Sendikaların birbirini suçlamaktan başka ortak akıl ile ürettikleri bir şey göremezsiniz. Aslında tencere dibin kara, senin ki benden kara misali al birini vur ötekine?
Sizlere dağıttığımız bültenlerimizde mevcut kanundan ötürü önceliğimizin sendikacılık olamayacağını üstüne basa basa vurguladık. Ancak sistemin içinde kalıp 19 Mayıs 1919 da başlatılan mücadele sonunda gerçekleştirilen devrimlere ve bu devrimleri yapan Mustafa Kemal ATATÜRK'e gönülden bağlı kişileri bir çatı altına toplamak ve nitelikli yapı kurmak için Ulaşım-İş sendikasını kurduk. Bir başka maksadımız çalışanların 'sendika' ile kandırılmaması hususunda uyarmaktır. Bu güne kadar tamamen asılsız, seviyesiz ithamların muhatabı olmamıza rağmen cevap vermememizin sebebi bundandır. Hakkımızda konuşulanlara verecek cevabımız elbette vardır. Ama bir söze baktık, birde söyleyene. Anlarlar diye panomuza 'Ego hiçbir şeydir eşekliğe gerek yok' afişini astık ama bir işe yaramadı. Boşuna dememişler '
Tahsil cehaleti götürür, eşeklik baki kalır' diye.
Ulaşım-İş sendikası ATATÜRK'çü unsurları bir çatı altında toplamayı kendine görev edinmiştir. Yıllardır Kamuda mevcut sendikaların içinde, silik ve etkisiz pozisyonda adeta dolgu malzemesi gibi yer aldık. Artık bu sığıntı halimize son verme zamanı gelmiştir. Bundan sonraki süreçte Ulaşım-İş sendikası kuruluş amacına ve maksadına uygun biçimde önceliği; ATATÜRK' çü arkadaşları örgütleyerek onları tek çatı altında bir araya gelebilmelerini sağlamak yönünde çalışmalar yapmak olacaktır. Üzerinde ATATÜRK'ün resmi veya imzası olan rozetleri kullanmamız ve ilk bültenimizde 'kamuda Mustafa Kemal ATATÜRK' ün askerliyiz' dememizde ki sebep de budur.
Bizler, ATATÜRK'cülüğü ne bir inanç nede dogmalar bütünü olarak görmüyoruz. Onu dağa düşen gölgede, bulutlarda aramıyoruz. 'Bizi izlediğini biliyoruz Atam' diyerek onunla konuşmuyoruz.
Dolayısıyla; bizim için ATATÜRK'çülük;
- Türk toplumunu aklın ve bilimin rehberliğinde uygarlık düzeyine çıkarmak, bu bağlamda sorunlarımızı akıl ve bilimin kurallarına göre çözmeyi ön görmektir. 2
- Türk toplumuna mutlu bir yaşam sağlamak, kişinin hak ve özgürlüklerini korumak, demokratik kurallara uymayı esas almak, sosyal, laik ve hukukun üstünlüğünü kabul etmiş bir devlet anlayışını benimsemektir,
- Bağımsız ve güçlü bir Türkiye yaratmak, başkasına özenerek veya taklit ederek değil, toplumun ihtiyaçlarından doğan özgün bir milli düşünceyi oluşturmaktır.
- Sosyal, kültürel ve bilimsel alanlarda değişime ve gelişime açık olmaktır,
- Türk Milliyetçiliği felsefesine bağlı bir nesil yetişmesini sağlamaktır.
ATATÜRK şöyle diyor; '
Bizim milliyetçiliğimiz, medeni dünyada onun esaslı bir unsuru olarak, insanlığın yücelip yükselmesine ve bütün dünyayı mutluluk ve refah içinde yaşatmaya yönelmiş bir milliyetçiliktir.'

'Ne mutlu Türk olana değil, Türküm diyene' diyerek Türk halkını bir araya getiren bağın etnik temele dayalı unsurlara değil, yurttaşlık ve vatandaşlık bağı ile olması gerektiğini vurgulamıştır. Bizim vatan, millet sevgimiz yani milliyetçilik anlayışımızın temeli de bu düşünceye dayanmaktadır.
Bizim Milliyetçilik anlayışımız; Türk solunun ürettiği ve 'ULUSALCILIK' adını verdiği temeli Marksist-Leninist görüşe dayalı düşüncelerden ve Nakşibendi şeyhi torununun yazdığı Nakşilik ile harmanlanan soğuk savaş döneminde tamamen kominizim ile mücadele etme düşüncesi ile yeşil kuşak projesinin dizayn ettiği din eksenli Türk-İslam Sentezi adını verilen Milliyetçilik anlayışından da farklılık arz eder.
Arkadaşlar; ATATÜRK yıllar önce aşağıda şu sözleri ile bizleri uyarıyor ve görev veriyor.
'Biz, büyük bir devrim yaptık. Ülkeyi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. Birçok eski kurumu yıktık. Bunların binlerce taraftarı vardır. Ancak bazılarının fırsat beklediklerini unutmamak gerekir. Vatanın ve devrimin içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için bütün vatansever ve cumhuriyetçi güçlerin bir yerde toplanması gerekir.'
Bizlere düşen bu Atamızın bize verdiği görevi yerine getirmek, bir araya gelmek ve birlikte hareket etmektir.
Son yıllarda Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyete, devrimlerine karşı açık ve pervasızca saldırılar her geçen gün dozajı artarak devam etmektedir. ATATÜRK' ü hatırlatan bayramların halk ile birlikte kutlanması yasaklanmıştır. Artık ATATÜRK'ün ismine bile tahammül edilmiyor. Onun adını taşıyor diye futbol takımları 3.ligde olan şehirlerin bile stadyumları yıkılıyor yerine yeni Stadyumlar yapılıyor tabi isimleri 'bilmem ne arena' oluyor. Cemaatler ve tarikatlarda eğitilmiş birçok zevat neredeyse köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir, kanal kanal gezerek dinimiz üzerinden halkı rejim değişikliğine hazırlıyorlar. Bunlara karşı bir mücadele çeperi kurmakta geç bile kalındı. Ulaşım-İş sendikası olarak biz bu işi kendimize öncelikli görev olarak kabul ettik. Daha fazla geç kalmamız yarın tarih önünde bizleri vebal altında bırakacaktır.
ATATÜRK'çülük hiçbir partinin tekelinde değildir. Dolayısıyla ona ve ilkelerine olan bağlılığımız hiçbir parti ile ilişkilendirilemez. ATATÜRK'çüler cesur insanlardır, mantıklı insanlardır. Aynı duygu ve düşünce içerisinde bir araya gelecek iradeye ve karaktere sahiptirler.
Sonuç olarak; Kendini ATATÜRK'çüyüm diye ifade eden, onun devrimlerine bağlı her arkadaşımızı Ulaşım-İş Sendikası çatısı altında bir araya gelmeye, güçlerimizi birleştirmeye davet ediyoruz.
Bu derecede canavarlaşmış bir zihniyeti silahla, sopayla durduramazsınız. Bu ancak Yüce İslamın öğretisiyle imanı kalbine inmiş temiz insanlar tarafından verilebilecek zorlu bir mücadeledir. Şükürler olsun ki bu mücadeleyi sürdüren aydın din adamlarımız vardır. Sayıları da her geçen gün artmaktadır. Bu insanların çabası ile elbette halkımız , dini duyguları sömürerek bunun üzerinden zenginleşen, sapkınlaşan kişilerin gerçek yüzlerini görecektir. Bunların küresel güçlerin ve istihbarat örgütlerinin taşeronluğunu yaptıklarını anlayacaktır. İşte o zaman İslam üzerinden sürdürülen inanç sömürüsü ve vahşetin sonu gelecektir. İnanç dünyamıza vurulan prangaların kırılmasına az kalmıştır..