Deneyimli Gazeteci Nurettin Yılmaz ile yapmış olduğu söyleşide, Sakarya Ticaret Borsası Başkanı Sayın Adem Sarı, fındık Başta olmak üzere, tarım ve hayvancılık üzerine açıklamalarda bulundu
Başkan Sarı; Sorunlarla alakalı bir çözüm üretilemedi şu zamana kadar. Aslında fındıkta sorun fiyatta değil. Fındığın yapısal sorunları var. Arazilerin küçülmesi, miras yoluyla arazilerin bölünmesi, kaliteli üretim yapılamaması gibi birçok neden var.
Aslında biraz profesyonel anlamda tarım yapılması gerekiyor. Profesyonel derken, çiftçi tarımı babadan kalma usullerle değil de, daha teknolojik yapabilir.
Ama arazinin bütün olması ve büyük olması gerekiyor. Büyük arazilerde üretim maliyetleri düşüyor. Ziraat Mühendisi çalıştırabiliyorsun yanında insan çalıştıra biliyorsun. Bunlar sağlanırsa fındıkta konuşulacak tek şey fiyat olur.
ALAN BAZLI DESTEK
Ben oldum olası alan bazlı desteğe karşıyım, çünkü alan bazlı destek üreticiyi çiftçiyi tembelliğe yöneltiyor. Alan bazlı verilen destek paraları bence ziyan ediliyor.
Ne yapılması gerekir derseniz, fındığa destek verilmesi lazım, kaliteli ve birim alanda üretilebilecek fındığa destek verilmesi lazım.
Sadece fındıkta değil diğer tarım ürünlerine de destek verilmeli. Böyle olursa üretici birim alanda 1 ton fındık topluyorsa 1 buçuk tona çıkacak.1 buçuk tona çıkan üreticiye daha fazla destek vereceksin ki o bağına bahçesine daha iyi baksın, ilaçlamasını ona göre daha iyi yapsın. Asıl teşvik bu olur.
MARKA ÜRÜN ÜRETİLMELİ
Öncelikle fındığı Fiskobirlik alsın, TMO alsın, şu alsın bu alsın yaklaşımı doğru değil. Eğer siz bu üründen katma değer yaratamıyorsanız, ürün çeşidi çıkaramıyorsanız ham haliyle satmak zorundasınız.
Bunun alıcısı da Avrupa'daki çikolata fabrikaları. Ürün yapan fabrikaların çoğu Avrupa da, temel ham madde de fındık. Tamam, TMO alsın ama Avrupa'ya satamıyorsa ne yapacak aldığı fındığı?
Kendi ülkenizde, kendi firmalarınızda katma değer üretip dünya piyasasıyla rekabet edecek bir damak tadı yakalayamazsanız bu fındığın fiyatını her sene konuşur hale getirir. Önemli olan marka ürün üretmek... Devletin de katkısıyla farklı bir damak tadı elde etmemiz gerekiyor.
FİYAT HASATTAN ÖNCE AÇIKLANMALI
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) hangi yıl fındık alıyorsa fiyatını hasattan önce açıklaması gerekiyor. Bu sektördeki herkesin ortak düşüncesidir.
Böyle olursa üretici borçlanmasını ona göre yapar, düğününü ona göre ayarlar. Bu aslında üretim kalitesini de arttırır. Bunun Ticaretini yapan firmalar Avrupa ile alışveriş yapan firmalar fındık fiyatını tahmin edip ona göre pozisyon alabilirler.
Geçen yıl TMO Kasım ayında fiyat verdi. Bu doğru değil. Üreticiye yönelik fiyat vereceksen Kasım ayında fiyat verilmez.
Ekim - Kasım ayında fındık üreticinin elinden çıkmış oluyor. Böyle yapılınca piyasanın dengesi de bozulmuş oluyor. Piyasanın bir akışı vardır, herkes o akışa göre kendine bir pozisyon seçer ve ona göre hareket eder. Ama siz oyunun ortasında kuralı değiştirirseniz bu olmaz.''
ÇİFTÇİ TANIMI YENİDEN YAPILMALI
Devlet gerçek üreticiye destek vermeli. Çiftçi tanımını tekrar yapıp kime demeliyiz çiftçi bunu belirlemeli. Bana göre çiftçi; Bir yıl boyunca toprağını işleyen ve toprakta ki üründen bir yıl boyunca geçinen ve başka geliri olmayan aileye çiftçi denmesi lazım.
Bu da 1 dönüm, 2 dönüm, 3 dönüm, 5 dönüm 20 dönümle olmaz. Bu yüzden, arazi bütünlüğünün sağlanması lazım?
1 ton fındık toplayan üretici için fiyatın 20 TL ya da 30 TL olması hiçbir şey ifade etmez. Sene boyunca geçinemez. Herkes şuan da uzaktan kumandalı üretim yapıyor. Çünkü babasından kalma arazisinden geçinemiyor, geçinemediği için başka bir iş bakıyor.
Çiftçilik artık ana gelir kaynağı olmaktan çıktı, ek gelir durumunda. Şehir dışında veya yurt dışında çalışıyor, fındığı komşusuna toplattırıyor. Bunların uzun vadeye yayılarak bir planlama yapılması lazım. Bu arazi sorunu, çiftçi sorunu, tarım sorunu bugünden yarına çözülebilecek bir şey değil.
ÇİFTÇİLİK DEMODE MESLEK OLDU
Devletin özellikle 1950 yıllardan sonraki sanayileşme hamleleri, şehirleşme hamleleri nedeniyle yıllardan beri büyükşehirlere göç oldu. Köyler boşaldı, üretim de azaldı. Köylerde 50-60 yaşın altında üretici bulamazsınız.
Gençler köyde durmuyor. Çiftçilik demode bir meslek oldu. Çiftçiliği cazip hale getirmek lazım, bunun üzerinde çalışmak lazım. Köylerin yapısını bozmadan düzenlemek lazım?
Köyde sosyal alan yok, sosyalleşmek için sinema ve benzeri yerlerin olması gerekir. Böyle olursa kentlerde şehirlerde yığılma olmaz, trafik sorunu çözülmüş olur. Devletin bu işte yapısal anlamda destek vermesi lazım. Köklü bir reforma ihtiyaç var.dedi
SAYIN BAŞKAN DOĞRU SÖYLEDİ LAKİN BİZE GÖRE EKSİK SÖYLEDİ
Tarım ve hayvancılıkta Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı gibi Kooperatifleşme olmazsa olmazımızdır, bu konuda Merhum Atatürk, ilk "Tarım Kredi Kooperatifi"ni Silifke ilçesine ait birkaç köyün de içinde bulunduğu "Tekirçiftliği" köyünde 30 Haziran 1936 yılında açar ve kendisi de kooperatifin ilk ortaklarından biri olur. "İnsanlar bizzat çalışırlarsa başarılı olamazlar" diyerek kooperatifleşmenin birlik ve beraberliğin önemine vurgu yapmıştır...
Merhum Mustafa Kemal Atatürk'ün mirasını har vurup harman savurduğumuz gibi kooperatifçilik ülküsüne de tam manası ile sahip çıkmadığımızdan; tüm kurumlarımız gibi tarımımız da bugün yerlerde sürünmektedir....
Dünyamızda 8 milyar insanı ve bir o kadarını da rahatlıkla besleyecek kaynak mevcut ve sınırsız iken, her 6 saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor.
Nüfusunun 5-10 katını besleyecek Türkiye'de ise yoksulluk yaşanıyor. Bu bir kader değil elbette. Bu durum paylaşamamaktan, adil gelir dağılımı olmadığından ve uygulanan kapitalist sistemden kaynaklanmaktadır...
TARIMDA KATMA DEĞERİ ARTIRABİLMEK İÇİN MALİYET VE HAMMADDE GİDERLERİNİN AŞAĞI DÜŞÜRÜLMESİ ŞATTIR
"Gelişmiş ülkelerde tarım ve hayvancılık faaliyetleri