Gerçek şu ki, 75 milyonluk nüfusuyla (2050'de bu nüfusun 91 milyona çıkacağı öngörülüyor) Türkiye AB'nin sindirebilmesi için çok büyük. Türkiye'de kişi başına düşen milli gelir, hâlâ AB ortalamasının yarısından da az ve ülkedeki gelir eşitsizliği devasa boyutlarda. "AB üyeliği Batı'ya doğru kitlesel bir göç akını anlamına gelir. Türkiye'nin yüzde 97'sinin Asya'da olması da üyelik konusunu zora sokuyor. Göçmen krizi de gösterdi ki AB'nin Suriye, Irak veya İran gibi ülkelerle komşu hale gelmesi çılgınlık olur. Türkiye'de 12 ila 18 milyon Kürt yaşıyor. Eğer baskılara tahammül edemez hale gelirlerse, vize serbestisini Avrupa'ya gelip iltica başvurusu yapmak için kullananlar olabilir. İngiltere'nin Türkiye politikası ise Erdoğan'ın izlediği yolun yarattığı umutsuzluğa odaklanmamalı. Türkiye'yi AB'ye almadan da işbirliği içinde çalışabiliriz. " DIŞ HABERLER
Bir gazeteye konuşan Schulz, Türkiye'nin Avrupa değerlerinden nefes kesen bir hızla uzaklaştığını söyledi. 'Başbakan Angela Merkel ve AB yönetimleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a politikalarının Avrupa değerleri ile bağdaşmadığını ve bunun AB üyelik sürecini sadece zora sokmadığını, imkansız hale getirdiğini çok net bir şekilde ifade etmeliler" diyen Schulz, Türkiye'nin tek adam devleti olma yolunda olduğunu söyledi. Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkının verilmesi için Türk hükümetinin istenilen şartları yerine getirmesi gerektiğini hatırlatan Schulz, AB'nin Türkiye'de gücün tek elde toplanmasına sessiz kalmaması gerektiğini belirtti. Geri kabul anlaşmasının iptalinin yanlış olacağını da ifade eden Martin Schulz, 'Bunun bedelini sığınmacılar ödemek zorunda kalır. Bizim ihtiyacımız olan iyi bir anlaşma. Bu nedenle Türkiye ile çalışmaya devam etmek zorundayız, fakat daha fazla susmamalıyız" dedi. HABER MERKEZİ
Artık bu AB şaçmalığına bir son vermeli!...
24.05.2016 00:00
