HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 21 MAYIS 2025, ÇARŞAMBA

Prof. Dr. Haydar Baş:Gizem mi?

03.08.2016 00:00
15 Temmuz darbe girişimini sadece FETÖ'ye ve Nurculuk hareketine bağlamak tarihten ve siyasetimiz üzerindeki dış etkilerden habersiz olmak demektir.
Zira gerek Osmanlı döneminde gerekse genç Cumhuriyet döneminde benzer hareketlere adı hoca olanlar vasıtasıyla devreye koyma girişimlerine rastlamaktayız.
1800'lü yıllarda Hicaz bölgesinin Osmanlı'nın elinden çıkışıyla başlayalım. 1710 yılında İngiliz Sömürgeler Bakanlığı'nın emri ile Mısır, Irak, İran, Hicaz ve İstanbul'a ajan olarak gönderilen Humpher, hatıratında Sömürgeler Bakanlığı tarafından yayınlanan bir kitaptan bahseder.
Burada Müslümanların güçlü ve zayıf yönleri belirlenmiş, güçlü yönlerin nasıl zayıflatılacağı ve bunlardan nasıl yararlanılacağı anlatılmıştı.
Sünni ve Şii Müslümanları birbirine kötülemek, Müslümanların cehaletlerini korumak, içki, kumar, fesat, fuhşu yaymak, domuz eti yemeyi teşvik etmek, din âlimleri ile halkın arasını açmak, Peygamber'in dinden maksadının sadece İslam olmadığı fikrini yaymak gibi görüşleri  İslam topraklarında Humpher benzeri ajanlar vasıtasıyla yaymışlardı.
Bunun yanında ajan Humpher hatıratında renk ayrımı, kabile ve arazi ihtilafları, dini ihtilaflar ve kavmiyetçiliği kullanarak iç karışıklık çıkardıklarını yazar.
Humpher, Basra'ya gelerek Abdülvehhab ile yakınlık kurmuştur. Ona liderlik fikrini telkin ettiğini, hayatına Safiye isimli bir hayat kadınını sokarak istediği noktaya taşıdığını anlatır.
Şarap içmenin helal olduğu, cihadın gereksizliği gibi konularda İslam çizgisinden kaymış bir Müslüman tipi ortaya çıkarmıştır.
Öyle ki, Humpher'in etkisi ile Abdülvehhab yeni ve İngiliz'in öğretileriyle bir mezhep ortaya çıkarmıştır. Söz konusu mezhep hicaz bölgesinde halen geçerliliğini korumaktadır. Maalesef bu mezhep İslam inancına uymayan batıl bir itikattır.
İngiliz ajan misyonerlerin çalışmaları, işbirlikçi yerli din adamları ve din adamı haline getirdikleri kişilerle beraber Hicaz'ı Osmanlı'dan ayırmıştır. Osmanlı Türkiye'si içindeki Alevi-Sünni iç karışıklığı ile çıkan isyanlarda ve Alevilerin katlinde Sünni kılıklı ajan hocaların fetvaları ortadadır. Yine Kurtuluş Savaşı sırasında kuvva harekâtına karşı çıkan fetvalar İngiliz destekli hocalardan gelmiştir.
Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi, 11 Nisan'da ilk fetvayı yayınladı.
Bu fetva İstanbul'da basılan gazetelerde yayınlandı, İngiliz ve Yunan uçakları ile dağıtıldı.
İngiliz konsoloslukları, İngiliz torpidoları, Rum ve Ermeni teşkilatları ile Yunan kuvvetleri de fetvayı dağıttı.
Fetva şöyle idi: "Mal toplama sevdasıyla kutsal şeriat ve padişahın emirlerine aykırı olarak kuvvet toplayan (kuvvacılar) kişilerin Kuran ayetleri gereğince katledilmeleri ve gerekirse kitle halinde öldürülmeleri yasal ve zorunlu olur mu?
Cevap: Bu suretle halifenin askerlerinden olup da eşkıyaları katledenler gazi ve eşkıyalar tarafından katledilenler şehit ve günahlarının bağışlanması için Hz. Peygamber'in aracılığına nail olur mu? Gerçeği Allah bilir ki, olurlar."
İngiliz kontrolündeki Teali İslam Cemiyeti, 16 Eylül 1919'da İkdam gazetesinde bildiri yayınlayarak Türk milletini Kuvayı Milliyeye destek vermesinler diye uyarmıştır.
İngiliz Muhipler Cemiyeti'ni kuran İngiliz ajanı Molla Said, Kürt Teali Cemiyeti'ni kuran Kürt Said ve Güneydoğu Anadolu'daki Şeyh Said isyanları da aynı misyonun parçalarıdır.
Bugün FETÖ terör örgütü olarak kısaltılan nurculuk akımı da geldiği vatana ihanet noktasında tarihi vakalar gibi 'İslam istismarı" ile Türkiye'de palazlanmış, dış destekli örgütlerden biri olarak değerlendirilmelidir.
Yoksa ABD'de askeri okul açan, delillere rağmen iade edilmeyen bir vatan haini neden korunsun?
Son olarak bizde ki kalkışma hamlesine dönersek: Independent gazetesinden Samuel Osborne darbe kalkışmasından sonra şunları yazdı: 'Erdoğan'ın uçağı İstanbul yolunda olduğu süre boyunca havada en az iki F-16, Erdoğan'ın uçağını taciz etti. Eski bir askeri yetkili, Reuters Haber Ajansı'na bu konudaki beyanında: Erdoğan'ın uçağını ve onu koruyan iki F-16'yı radarlarına kilitlemişlerdi. Neden ateş etmedikleri konusu gizemini koruyor.'
Bizce, ortada gizem söz konusu değil.
Maksat, bundan sonra ortaya çıkacak kaosu başlatmaktı.
Türk siyaseti ayık olur, özellikle ajan hocalar eli ile Türk milletinin inancı üzerinden devam edebilecek kaos ortamlarına karşı Ehl-i Beyt mantalitesi etrafında gerçek İslam'ı yaşatır ve öğretirse elbette bu kaosun önüne geçebilecektir.
Ajan hocalar tarafından bir daha aldatılmamanın tek yolu da budur.

BTP Liderinden 4 kritik tavsiye

BTP Liderinden 4 kritik tavsiye

Fethullahçı cuntanın 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye'nin içinde bulunduğu tabloyu daha da olumsuz hale getirirken Prof. Dr. Haydar Baş'tan Türkiye'nin içinde bulunduğu girdaptan kurtuluşu için altın tavsiyeler geldi. "Huzurlu bir Türkiye için en temel şart birlik beraberliktir" vurgusu yapan Prof.Dr. Haydar Baş Türkiye'yi yönetenlere ve toplumun tüm kesimlerine kritik tavsiyelerde bulundu.

  Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Trabzon'dan canlı yayınlanan ve Muharrem Bayraktar'ın sunduğu 'Diyalog Özel' programında 15 Temmuz darbegirişimini ve sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Darbe girişiminin yapılış tarzının bir iç savaş hedefini de ortaya koyduğunu ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Eğer bu insanlar siyasilerle halkın arasını açmış olsaydı bizim asla sokağa çıkma imkânımız olamazdı. Hatta hiç ilgisi yokken geliyor ve halka ateş açıp vatandaşı öldürüyorlar. Yani bu kanlı bir çatışmanın provası mesabesinde görülen davranış biçimi" dedi. Türkiye'nin ihtiyacı olan en acil şeyin birlik ve beraberlik olduğunu ifade eden BTP Lideri, hükümete bu konuda akil insanlar heyeti oluşturması tavsiyesinde bulundu. Prof. Dr. Haydar Baş, "Siyasetin bu konuya eğilmesi, söz sahibi insanları biraya getirmesi hatta herkesten bir proje istemesi lazım. Ne yapabiliriz ya da ne yapmamalıyız şeklinde. Bunları gündeme getirmesi ve bu çalışmalara başlaması lazım" dedi. EN TEMEL ŞART BİRLİK BERABERLİKTİR Programda, "huzurlu bir Türkiye için en temel şart birlik beraberliktir" vurgusu yapan Prof. Dr. Baş şu tarihi uyarıyı yaptı: "Türkiye'yi ayakta tutacak olan ilk şart, Türk milletinin birliğidir, beraberliğidir. Sivil-asker, devlet-millet birliği şarttır. Bu olmadan Türk toplumunun ayakta durması asla mümkün olamaz. Burada zaman gelir sivil, zaman gelir asker yanlış yapabilir. Bunları tamamen suçlu olarak ele alıp da üzerine gitmek, bu kurumu tamamen yok etmek manasına geleceği için dikkatli davranıp tedavi mantığıyla işin üzerine gitmemiz lazım. Bir hastalık var ve biz bunu düzeltmeliyiz bu mantıkla hareket edilmesi lazım." ALEVİ-SÜNNİ ÇATIŞMASI ÇIKARMAK İSTİYORLAR Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasında Türkiye'yi yönetenlere ve toplumun tüm kesimlerine 4 kritik tavsiyede bulundu. BTP Lideri'nin üzerinde durduğu ilk konu mezhep çatışması planları oldu. "Türkiye'nin ne olursa olsun Alevi-Sünni çatışmasına girmemesi şarttır. Buna göre de tedbirlerin alınması lazım" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: "O tedbirlerin bugün alınması lazım. Eğer biz bunu tehir eder ve buna göre insanımızı yetiştirmez isek, o çatışma ortamı zuhur ettiği zaman bunun önüne geçmemiz asla mümkün olamaz. Neden? Çünkü bunun kıvılcımları, küllerin altındaki közler hala canlı bir şekilde duruyor. Çorum ve Maraş olaylarını hatırlayınız. Binaenaleyh ciddi bir eğitim, yakınlaşma her şeyi halledebilecek bir reçete mukabilindedir. Alevi-Sünni birliğini, beraberliğini sağlayacağız. Bu konuda taviz verirsek kendi ayağımıza kurşun sıkarız. Bendeniz bunu çok mühim görüyorum. Batı hep bu mezhepçilik üzerinden Türk toplumunu bölmek istedi. Batı bazen Alevilerin, bazen Sünnilerin yanında yer aldı. Şu anda bile İslam dünyasında Sünnilik ve Alevilik üzerinden fitneyi çıkardılar ve maalesef Irak'taki, Suriye'deki, her taraftaki bölünmeyi ve çatışmayı bu mezhep kavgalarıyla birlikte başlattılar, devam ettirdiler. Bunun önüne geçmek için bu kavganın İslam akaidine göre haram olduğu, bir Müslüman'ı katletmenin ebedi cehenneme girmeye sebep olduğunu bütün Müslümanlar birbirine iletecekler. Böyle bir yola sapan insan kesinlikle Türkiye'nin bölünmesine taraf olan insandır. Bunda hiç kuşkunuz olmasın."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--

logo

   E-posta: bilgi(@)sakaryamedyasi.com.tr
Tüm hakları Sakarya Medyası adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr