8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir resepsiyon veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada 'Kadının yer almadığı siyaset, kadınları dışlayan bir yönetim anlayışı sadece kadınlar için değil, bütün toplum için büyük bir eksikliktir' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir resepsiyon verdi. Resepsiyonda; şehit anne ve eşlerinin yanı sıra; fedakârlıkları, emekleri ve mücadeleleri yapılan haberlerle kamuoyu tarafından bilinen kadınların da olduğu çok sayıda davetli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın misafiri olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, resepsiyonda misafirlere hitaben bir konuşma yaptı.
'TÜM KADINLARIN 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ'NÜ KUTLUYORUM'
Sözlerine; Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne teşriflerinden dolayı misafirlerine teşekkür ederek ve tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Anne olarak, eş olarak, kardeş olarak, evlat olarak, hepsinden önce ve en önemlisi nisa olarak, yani insan olarak hayatımızın ayrılmaz parçası olan kadınlarımızı temsilen sizlere teşekkür ediyorum. Çünkü sizler olmasaydınız, sizlerin fedakârlığı, emeği, sevgisi, gayreti, mücadelesi olmasaydı, insanoğlu olmazdı. Onun için bu müstesna günde dişiyle tırnağıyla, emeğiyle, yeri geldiği zaman canıyla bu toprakları bizlere vatan kılan Anadolu'nun ve Trakya'nın tüm çilekeş kadınlarını selamlıyorum. Suriye'den Irak'a, Myanmar'dan Türkistan'a kadar dünyanın dört bir yanında zulüm altında, baskı altında, tehdit altında yaşayan tüm mağdur ve mazlum kadınları selamlıyorum' diye konuştu.
İster sadece evinin, ailesinin işleriyle meşgul olsun, ister çalışarak hayatın farklı alanlarında ilave sorumluluklar üstlensin; her kadının varlığıyla takdiri ve saygıyı hak ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40 yıllık siyasi hayatında, kadınların hayatın tüm alanlarında daha fazla rol üstlenmesi için çaba harcadığını ifade etti. Bulunduğu yere ulaşmasında, başta ailesi olmak üzere, kadınların gayretlerinin çok büyük katkısı olduğunu ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bana göre kadının yer almadığı siyaset, kadınları dışlayan bir yönetim anlayışı sadece kadınlar için, değil bütün toplum için büyük bir eksikliktir. Kadınların omuz vermediği, sahip çıkmadığı bir demokrasi mücadelesinin başarıya ulaşması mümkün değildir' dedi.
'KADINI ERKEĞİN KARŞISINA YERLEŞTİREN ÇATIŞMACI ANLAYIŞLARI TASVİP ETMİYORUM'
Kadın ve erkeğin, kimilerinin iddia ettiği gibi birbirlerinin rakibi değil, bilakis tamamlayıcısı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Ben, kadını erkeğin yanına değil, karşısına yerleştiren çatışmacı anlayışları asla tasvip etmiyorum, doğru da bulmuyorum. Kadını veya erkeği sadece cinsiyetçi bir bakış açısıyla ele alanlar, onların aslında insan olduğu gerçeğini gözden kaçırmaktadır. Bu bizim değerlerimizle, tarihimizle, sosyal hayatımızın dinamikleriyle bağdaşmayan, toplumumuzu anlamaktan uzak bir bakış açısıdır' şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların; kurduğumuz devletlerin harcını yoğurmasına ve Kurtuluş Savaşı'nın görünmez kahramanları olmasına rağmen, birilerinin ısrarla kendi ülkesinin kadınlarını yok sayıp, sadece Batılı kadının serencamını idealize etmesini art niyetli bulduğunu söyledi. İlgili çevrelerin geleneği ve dini sadece ezilmekle, ötekileştirme, despotizmle, zulümle özdeş hale getirmeye çalıştığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: 'Bunlar için aile ve din, kadının özgürleşmesinin önündeki en büyük iki engeldir. Dikkat ediniz, bu kesimlerin gözünde İslam, kadını yücelten, baş tacı eden, ona değer veren değil; bilakis kişiliksiz hale getiren bir unsundur. Bu iddiaların sahipleri yıllarca kadını özgürleştirmek ve medenileştirmek adına bu ülkenin milyonlarca kadınına zulmetmiştir. Kızlarımıza kılık kıyafeti dolayısıyla üniversite kapılarını kapatanlar, ikna odalarında onlara işkence edenler, bu zihniyetin uzantılarıdır. ?Köylü' diyerek, ?makarnacı', ?kömürcü' diyerek milleti aşağılayanlar yine bunlardır. Kürtaj itirazlarında, 3 çocuk tartışmalarında, ailelerin korunmasıyla ilgili attığımız adımlarda da bu zihniyet kendini ele veriyor.'
DÜNYA NÜFUSUNUN YAŞLANMASI
Geçmiş dönemlerde Türkiye'de nüfus planlaması adına uygulanan ve teşvik edilen doğum kontrollerine işaret eden ve söz konusu uygulamaların ?bu milletin neslini kurutmak, nüfusu yaşlı hale getirip azaltmak' için yapıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: 'Bir toplumun kalkınması, ekonominin temel taşı insandır. Bunun dışında emek, sermaye, hepsi insanın türevidir. İnsan varsa emek vardır, insan varsa sermaye vardır, insan varsa üretim vardır, insan yoksa bunların hiçbiri yoktur. Bu da nereye bağlıdır?
Genç, dinamik nüfusa bağlıdır. Şu anda Batı tutuştu, dünya tutuştu; niye biliyor musunuz? Nüfusları yaşlanıyor da onun için. Biz ne yazık ki bu kampanyalarla şimdi nüfusumuzdaki yaşlanmayı görüyoruz, çünkü nüfus artış hızımız ne yazık ki şu anda 2'nin altında veya 2, buralarda bocalıyoruz. Nüfusu arttırmamız gerekiyor, burada da bir numaralı aktör anneler, sizsiniz.'
'TERÖR ÖRGÜTLERİNİN GENÇLERİMİZİ ZEHİRLEMESİNE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ'
Geçen hafta iki kadın teröristin İstanbul'da polisi hedef alan silahlı ve bombalı saldırısına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şu açıklamaları yaptı: 'Bazı gazeteci kılıklı terör sempatizanları ise bu olayı utanmadan, sıkılmadan ?iki kadın öldürüldü' diye haber yapıyor, iki terörist demiyor, ?iki kadın öldürüldü.' Daha önce yargılanan cezaevlerine giren bu kadınlara birtakım milletvekillerinin, hatta hatta genel başkan diye anılan zatın nasıl canhıraş bir şekilde sahip çıktıklarını da gazete ve televizyon arşivlerinden görüyoruz. Aynı tavrı iki ay önce Silopi'de etkisiz hale getirilen 3 kadın terörist hadisesinde de yaşadık. Yani kadınların terörist olmaz mı? İşte tanıştık bu teröristlerle. Kimi gazeteciler ve sözüm ona siyasetçiler günlerce bu teröristleri sivil vatandaş diye kamufle etmeye, yutturmaya çalıştılar. Kandil'e gidip orada görüştükleri eli kanlı canileri ?ekolojik rol modeli' olarak gösterecek kadar gözleri dönmüş durumda. Bakınız altını çizerek ifade ediyorum; bunlar için mesele hiçbir zaman kadının özgürleşmesi meselesi olmadı, olmayacak. Bunlar kendi kör ideolojilerine körpe beyinler bulmanın, terör çarkını döndürecek taze kanlar aramanın peşindeler. Ama biz terör örgütlerinin medyadaki, siyasetteki akademideki gönüllü taşeronlarının gençlerimizi, özellikle genç kızlarımızı zehirlemesine asla izin vermeyeceğiz.'
Bu mücadelede sadece devletin mücadele etmesinin yeterli olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Toplumsal yaralar, ancak toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla tedavi edilebilir. Kadın derneklerimizin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'mızın, belediyelerimizin, üniversitelerimizin, sanatçılarımızın, yazarlarımızın, yani herkesin bu mücadeleye destek vermesi, katkı sağlaması gerekiyor. Kadına yönelik şiddetin bir ayağını da bu çalışma oluşturmalıdır. Terör örgütlerinin genç kızlarımızı istismarı, en az kadına kalkan erkek eli kadar tepki toplamalı, duyarlılık oluşturmalıdır' sözlerine yer verdi.
'TÜRKİYE KARŞITI ÇEVRELERİN EN BÜYÜK İŞ BİRLİKÇİSİ PARALEL İHANET ÇETESİDİR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cinsel tacize karşı yürütülen mücadeleye, örgüt elebaşları elinde onuru çiğnenen kadınların da eklenmesi gerektiğini vurguladı ve konuşmasına şöyle devam etti: 'Ben onlara üzülüyorum. Bunlar kaçırılarak dağa taşınan, dağda eğitilen Kürt vatandaşlarımızın kızları. O anneler bana geldiler, ağladılar, ?Benim kızım böyle değildi, aldatıldı ve kaçırıldı ve ondan sonra da orada şu anda akıbetleri meçhul' dediler. Öncelikle teröre prim veren, kimliğine ve ideolojisine bakarak teröristi kahramanlaştıran zihniyeti hep beraber mahkûm etmeliyiz. Zira PKK, YPG, DHKP-C, DAİŞ gibi terör örgütlerinin kadınlara yaklaşımlarında hiçbir fark yoktur. Bu örgütlerin hepsi için kadın sadece ve sadece kullanılacak bir araçtır. Aynı şey paralel ihanet çetesi için de geçerlidir. Bakınız paralel ihanet çetesi ve onun elebaşı yıllarca zihinlerini iğfal ettikleri çocukları bugün dünyanın her yerinde Türkiye aleyhine kullanıyor. Şu an Türkiye'ye karşıtı çevrelerin en büyük iş birlikçisi, malzeme tedarikçisi paralel ihanet çetesinin elemanlarıdır. Artık kız veya erkek tek bir evladımızın, cinsiyeti ne olursa olsun tek bir vatandaşımızın terör örgütlerinin ve paralel yapıların tuzağına düşmesine seyirci kalamayız. Hiçbir anne-baba evladının bu hainlerin elinde heba olmasını istemez. Hem terörle, hem de teröre suni teneffüs sağlayan karanlık yapılarla hep birlikte mücadele etmeliyiz; ben bunu başaracağımıza inanıyorum.'
Kadınların haklarının teslim edilmesi konusunda nasıl sessiz bir devrim yapıldıysa, bu konuda da aynı başarının ortaya konacağına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bu mücadele öncülüğü, yaşanan acının büyüklüğüyle birlikte en iyi bilen siz kadınlardan bekliyoruz. Sizler güçlü durursanız hiç kimse bu milleti terör örgütleriyle, şer şebekeleriyle terbiye etmeye kalkışamaz' dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu dileklerle tamamladı: '8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün dünyanın her yerinde, en başta da Suriye'de, Irak'ta zulüm ve katliamlarla geçen son Kadınlar Günü olmasını diliyorum. Bu Kadınlar Günü'nün Afrika'nın fakir, garip kadınları için çocuklarının aç kaldığı son Kadınlar Günü olmasını temenni ediyorum.'
Türk Metal Sendikası'nın 21. Kadın İşçiler Büyük Kurultayı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Kadınlar kota değil, adil bir yarış talep ediyor. Kadınlar istismar edilmek değil, saygı görmek istiyor. Kimse kadınların bu isteklerine kulak tıkayamaz, sırtını dönemez. Biz, bugüne kadar kadınlarımızın hak arayışlarında hep yanlarında olduk, cinsiyetleri sebebiyle istismar edilmelerine de daima karşı çıktık' dedi.
Büyük Anadolu Otel'de, Türk Metal Sendikası'nın kadın üyelerinin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen kurultayda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Türk Metal Sendikası'nı 21 yıldır sürdürdüğü bu etkinlik için tebrik edip kurultayın hayırlı olmasını dileyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, emekçi ve çalışan kadınlar başta olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutladı ve 'Sizin bu coşkunuz, bu sevginiz, bu muhabbetiniz, kadınlarımızla ilgili yaptığımız ve yapacağımız çalışmalarda bizim en büyük moral kaynağımızdır, en büyük gücümüzdür' diye konuştu.
'İNSANLARI HİÇBİR ZAMAN CİNSİYETLERİNE GÖRE TASNİF ETMEDİK'
Kişinin kadın veya erkek olarak dünyaya gelmesinin, bir tercih değil bir takdir olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanları hiçbir zaman cinsiyetlerine göre tasnif etmediklerini, insanın kadınıyla-erkeğiyle eşrefi mahlûkat olduğu anlayışına sahip olduklarını ifade etti.
'Kadın ve erkeğin her biri, insanın yarısıdır' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanın yarım olamayacağını, kadını yok sayan erkeğin kendi yarısından da vazgeçmiş olacağını söyledi ve 'Tüm Türkiye'ye, tüm dünyaya sesleniyor ve diyorum ki, kadınlar inayet değil, adalet bekliyor. Kadınlar kota değil, adil bir yarış talep ediyor. Kadınlar istismar edilmek değil, saygı görmek istiyor. Kimse kadınların bu isteklerine kulak tıkayamaz, sırtını dönemez. Biz, bugüne kadar kadınlarımızın hak arayışlarında hep yanlarında olduk, cinsiyetleri sebebiyle istismar ve istiskal edilmelerine de daima karşı çıktık' dedi.
'BENİM İÇİN KADIN ANNEDİR'
40 yıllık siyasi hayatında yanında her zaman kadınların bulunduğunu; elde ettiği başarıların arkasında kadınların gayreti, emeği, alın teri ve fedakârlığının olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: 'Benim için kadın annedir. Birileri rahatsız olabilir; ama ben, az önce dinlediğim hanım kardeşimin de tescil ve tespit ettiği gibi, kalbimde, cennetin müjdecisi olduğuna inandığım ayaklarının altını öpmekten şeref duyduğum kendi annemle birlikte tüm annelerin özel bir yeri vardır. Anacağım, ayağının altını öperken ayağını çekerdi, kendi ifadesiyle ?Oğlum ne ediyorsun?' derdi. Ben de ?Olmaz, ana bana cenneti çok mu görüyorsun, ben cennetin kokusunu almak istiyorum derdim. Anne bu kadar önemli? Ve siz işte o şerefli makamdasınız. Siz olmasaydınız, az önce de ifade edildiği gibi erkekler olmazdı. Siz onların banisisiniz. Benim için kadın eşimdir. Hayatımı paylaştığım, iyi ve kötü tüm günlerimde dimdik yanımda olan eşimle birlikte, ailelerinin direği olan tüm kadınlarımıza saygılarımı sunuyorum. Benim için kadın kızlarımdır. Gözlerimin nuru olan kızlarımla birlikte, tüm genç kızlarımıza sevgilerimi iletiyorum. Benim için kadın torunumdur. Varlığıyla hayatıma neşe katan, ruhumu dinlendiren, yaşama sevincimi artıran torunumla birlikte, tüm kız evlatlarımızı muhabbetle kucaklıyor, hepsinin alınlarından öpüyorum.'
'Elbette, en büyük saygıyı, en büyük selamı, en samimi anmayı hak edenler, şehitlerimizin anneleridir, eşleridir, çocuklarıdır' diyerek sözlerine devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: 'Onların evlatları, eşleri, babaları birer kahramandır. Bu ülkenin, bu milletin bekası için geride sevdiklerini bırakarak gözlerini kırpmadan büyük bir mücadeleye giren, sonuçta da hayatlarını feda eden bu kahramanların hepsini de rahmetle, minnetle, hürmetle yâd ediyorum. Onlar peygamberlikten sonra en yüce makama sahip oldular, onları kutluyorum.' Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazileri de anarak, gazilerle ailelerine selam ve muhabbetlerini ilettiğini sözlerine ekledi.
'BU ÜLKENİN KADINLARINI YANINA ALANIN SIRTI YERE GELMEZ'
'Bu ülkenin kadınlarını yanına alanın sırtı yere gelmez, karşısına alan da iflah olmaz' ifadelerini kullanan ve Kurtuluş Savaşı'nda kadınların da erkeklerle beraber cephede olduğunu, savaşıp şehit düştüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkelerin ve milletlerin geleceklerinde kadınların hayati role sahip oldukları gerçeğinden hareketle, yurt dışına yönelik kalkınma yardımlarında kadınlara öncelik verdiklerini açıkladı.
Kadın elinin değmediği, kadın desteğinin olmadığı hiçbir işin başarıya ulaşma şansı olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcılara hitaben şunları söyledi: 'Yeni Türkiye'yi birlikte inşa ediyor muyuz? Yeni Anayasa'yı birlikte hayata geçiriyor muyuz? ?Katil devlet' diyerek ihanet çukuruna gömülenlere inat devletimize sahip çıkıyor muyuz? Sendikaları terör örgütlerinin değil, gerçek emekçilerin yuvası haline getiriyor muyuz? Bölücü terör örgütünden paralel devlet yapılanması örgütüne kadar tüm şer çetelerine karşı milletimizin yanında yer alıyor muyuz?'
'BU MİLLETİ PARÇALAMAYA KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEKTİR'
Soruları katılımcılar tarafından hep birlikte ?evet' sesleriyle cevaplanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Kadınlarımız tamam diyorsa, bu iş tamamdır' dedi ve konuşmasına şu cümlelerle devam etti: 'Bu milleti parçalamaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bayrağımıza eş, bayrak dikmeye çalışanlar bu ülkede yer bulamayacaktır. Bu vatan topraklarını bölmek isteyenler, bu ülkede yer bulamayacak, çukurlara gömülecektir. Devlet içinde devlete asla müsaade edilmeyecektir.'
Türkiye'nin her köşesinde kadınların giderek daha etkin, daha görünür şekilde çalışma hayatındaki yerlerini aldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadını; ekonomik ve sosyal hayattan tecrit edilmiş olarak, sadece evine hapseden anlayışın yakın döneme ait bir tasavvur olduğunu ve bunu yıkmak için geliştirilen reflekslerin ise ifrattan tefrite bir savruluş örneği sergilediğini dile getirdi.
'KADIN EMEĞİNİN SÖMÜRÜLMESİNE YÖNELİK HER GİRİŞİM, TOPLUMLARIN GELECEĞİNİ HEDEF ALIYOR'
Kadına en büyük zararı, hayatı ?ekonomik özgürlük' parantezine mahkûm eden anlayışın verdiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şu değerlendirmelerde bulundu: 'Hâlbuki hangi annenin yaptığı iş paraya tahvil edilebilir? Ailesinin tüm hayatını çekip çeviren kadının bu gayretini, bu fedakârlığını hangi maddi ölçüyle değerlendirebiliriz? Aile kurumunu yıkarak, değerleri yok ederek kadını özgürleştiremezsiniz. Tam tersine bu, kadının her alanda istismarının önünü açan bir yaklaşımdır. Kadın emeğinin ve bedeninin sömürülmesine yönelik her girişim, aslında toplumların geleceğini hedef alıyor. Batı'da bu tehdidin acı sonuçları, aile kurumunun zayıflaması, nüfusun azalmaya başlaması ve değerlerin çöküşüyle görülmeye başlandı.'
Cumhurbaşkanı Erdoğan kadınların, iş hayatının her alanında hak ettikleri konumlara geleceklerini, bununla birlikte, değerlerin taşıyıcısı, ailenin temel direği olarak, anne-babalarıyla, eşleriyle, çocuklarıyla, yakınlarıyla, dostlarıyla olan ilişkilerini de güçlü bir şekilde sürdüreceklerini ifade etti ve aynı sorumlulukların, aynı derecede erkeklerin de omuzlarında olduğunu vurguladı.
Kadınlarla ilgili bir takım yanlış anlayış ve uygulamaların faturasını dine çıkartanların art niyetli olduklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sorunun; zaman içinde ortaya çıkan uygulamaların, mutlak kabul olarak vehmedilmesinde olduğunu belirtti ve şunları kaydetti: 'Her şey değişirken, kadınlarla ilgili algıların ve uygulamaların aynı kalmasını beklemek adaletsizliği savunmaktır. Kadınların, ölçülerimizi, mihenk noktalarımızı sağlam tutmak şartıyla, günümüzün ekonomik, sosyal, siyasi şartları doğrultusunda daha adil bir konuma ulaşma taleplerini sonuna kadar destekliyorum. Geçtiğimiz 14 yılda bu konuda gerçekten tarihi önemde reformlara imza attık. Önümüzdeki dönemde de aynı kararlı tavrımızı devam ettireceğimizden emin olmanızı istiyorum.'
'BİZİ YAŞAM BİÇİMİ ÜZERİNDEN ELEŞTİRENLER, BU KONUDA EN KÜÇÜK BİR DELİL ORTAYA KOYAMAZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin geçmişte, kadınları sadece cinsiyetlerine değil, kılık-kıyafetlerine göre de tasnif eden bir çarpık zihniyetin nobran, incitici ve kadını aşağılayıcı uygulamalarına şahit olduğuna dikkat çekerek, 'Biz, kadının kafasındaki örtüyle değil, kafasının içindeki fikirlerle; üzerindeki elbiseyle değil, yüreğindeki inançla ve sevgiyle değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz' ifadelerine yer verdi.
'Bunun için başı açık-başı kapalı ayrımı yapmıyoruz, yapamayız. Buna hakkımız yok. Bu, insana değer vermemektir' diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: 'Geçmişte, başı örtülü evlatlarımız, kadınlarımız mağdur edildiği için elbette onların yanında yer aldık, almaya devam edeceğiz. Buna karşılık, asla başı açık kadınlara yönelik en küçük bir karşı duruşumuz, tacizimiz, saygısızlığımız söz konusu olmamıştır, olamaz da? Bakınız, bu ülkede 12 yıla yakın süre Başbakanlık yaptım, işte 2 yıla yakındır da Cumhurbaşkanıyım. Mesai arkadaşlarımın içinde başı kapalı olan hanımlar bulunduğu gibi, başı açık olanlar da var. Hiç kimse, kimseye orada bir ayrımcılık yapamaz. Ama daha önce bu makamlara maalesef başı örtülü olanlar giremiyordu. O da bu ülkenin kızı. Üniversiteyi bitirmiş, layık olmuş, oraya girmek istiyor. Niye almıyorsun? Başörtülü. Bu adaletsizlik değil mi? Bu, ayrımcılık değil mi? Onlar bu ülkenin evlatları değil mi, maalesef bunu yaptılar. Bizi bugüne kadar ?yaşam biçimi' üzerinden eleştirenlerin hiçbiri, bu konuda en küçük bir örnek, en küçük bir delil ortaya koyamaz.'
'NEZAKET NEZAKETİ GETİRİR, NEZAKETSİZLİK DE KARŞILIĞINI BULUR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu'nun geçen ay davet üzerine gittiği Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) 15. Olağan Genel Kurulu'nda protesto edilmesine de değinerek şu değerlendirmeleri yaptı: 'Geçenlerde bir sendikanın genel kurulunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız, farklı dünya görüşlerinde oldukları halde nezaket gösterip oraya katılıyor ama orada her türlü edep dışı hakaretler sloganlar atılıyor. Bir taraftan ?katil devlet' diyorlar bir taraftan da adeta orayı terk etmesi için hakaret ediyorlar. O zaman bu davet niye? Davet ettiyseniz bu hakaret niye? Hakaret ettiğiniz kim? Bu devletin, bu hükûmetin bakanı. Yani bir sendika olarak devlette veya hükûmette kapısını çalacağın bir bakan. Bunu yapamazsın. Yaparsan yarın bunun karşılığını bulursun. Bulduğun anda da rahatsız olma. Ben tabii bu tür sendikacılara zaman zaman hep karşılık vermişimdir. Bunu sendikacı arkadaşlarım bilir. Nezaket nezaketi getirir. Nezaketsizlik, hiç kusura bakmasınlar karşılığını bulur, bulmalıdır. Çünkü nezaket gösterildiği zaman ben fazlasıyla nezaket gösteririm. Ama nezaketsizlik yaptığınız zaman da aynı şekilde karşılığını bulursunuz. Çünkü bizler bu makamlarda şahsımız adına değil, sizin adınıza bulunuyoruz, bunun bilinmesini istiyorum. Bizlere yapılan saygısızlık, milletimize yapılan saygısızlıktır.'
Kadınların bu tür yollara tevessül edenlere hak ettikleri cevabı her platformda vereceklerine inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Türk Metal Sendikamızın tunç yürekli, altın kalpli, elleri hünerli, gözleri sevgi dolu, başları dik tüm kadınlarını bir kez daha saygıyla, muhabbetle selamlıyorum' dedi ve sözlerini tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayarak tamamladı.