Türkiye'nin en büyük gençlik hareketi olan Anadolu Gençlik Derneği (AGD) -
Milli Gençlik Vakfı (MGV), her yıl düzenlediği Mekke'nin Fethi programının
1390. Yıl dönümünde, "Ya Rab! Kahrın da hoş, lütfun da hoş." temasıyla,
koronavirüs pandemisi nedeniyle bu yıl ekranlardan gerçekleştirdi. Her yıl Fetih
coşkusunu stadyumlarda, salonlarda omuz omuza yaşayan on binlerce AGD'li
genç, bu yıl koronavirüs tedbirleri nedeniyle fiziken bir arada olamasa da
yürekleri ile bir arada olarak bu coşkuyu kutladı. Ekranlara taşınan Fetih
coşkusu, sadece Türkiye'nin dört bir yanından değil, tüm dünyadaki Fetih
sevdalılarının gönlünü bir araya getirdi. Mekke'nin Fethi coşkusu ekranlardan
tüm dünyaya yayıldı. 100'e yakın ulusal ve yerel televizyon kanalı ile radyolar
vasıtasıyla, Türkiye'nin 81 ilinden Avrupa'ya, Asya'dan Afrika'ya,
Avustralya'dan Amerika'ya, 7'den 70'e herkes ekranlar vasıtasıyla fetih
coşkusuna ortak oldu. Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan fetih şöleninde
Mekke'nin Fethi'ni anlatan sinevizyon gösterimleri yapıldı. Araştırmacı-Yazar
Muhammed Emin Yıldırım'ın fethin manasını anlattığı programda ezgiler,
marşlar, fethi anlatan tiyatrolar ve bir dizi etkinlikle fetih coşkusu tüm dünyada
yaşandı.
TARİHİ OKUYAN DEĞİL, YAZAN ECDADIN TORUNLARIYIZ
AGD – MGV Genel Başkanı Salih Turhan, canlı yayın konuğu olarak
Mekke'nin Fethi ve gecenin manası ile ilgili soruları yanıtladı. Mekke'nin
Fethi'nin tarihini tartışmaya açanlara cevap vererek
konuşmalarına başlayan Salih Turhan, "Diyorlar ki 'Mekke'nin Fethi'nin tarihi
31 Aralık mı? Neden bu tarihte kutlama yapıyorlar?' diye soruyorlar. Hassaten
bizler tarihimize dönük, inancımıza dönük birçok hayırlı çalışmayı yapıyoruz.
Anadolu Gençlik Derneği'nde yer alan gençlerimiz kronolojiye dayalı tarihi çok
iyi bilirler. Fethin hangi tarihte yapıldığını, kimler tarafından yapıldığını çok iyi
bilirler. Ancak bizim gençlerimizin daha iyi bildiği bir şey var; Gençlerimiz bu
fetihlerin manasını, aşkını bilir ve hayatına tatbik etmenin gayretini ortaya
koymuş olurlar. O açıdan kimse bizi bir imtihana tutmasın. Bizler tarihi okuyan
değil, yazan ecdadın torunlarıyız" ifadelerine yer verdi.
40 YILA AŞKIN SÜREDİR 31 ARALIK'TA MEKKE'NİN FETHİ
PROGRAMINI İCRA EDİYORUZ
Turhan; "40 yılı aşkın süredir Anadolu Gençlik Derneğimiz, Milli Gençlik
Vakfımız 31 Aralık Mekke'nin Fethi programlarını icra ediyor. Bu programları
düzenlememizde iki temel mana var. Birincisi; fethin ruhunu, manasını
insanımıza aktarmak. İkincisi ise; özellikle yılbaşı, noel kutlamaları
çerçevesinde hem ülkemizde hem de İslam coğrafyasında insanımızı ifsada
yönelik birçok çalışmayı hep beraber bu süreçlerin içerisinde görüyoruz. Bizim
inancımızda, kültürümüzde Noel diye bir şey yok iken, sanki bizim inancımızda
da bu varmış gibi gösterilen birçok programlar önümüze servis ediliyor, bunları
görüyoruz. İnsanımızın, gençliğimizin, bu gece yaşanacak birçok kötülük ve
haramlara karşı uyanmasını sağlamak, ekranlar üzerinden gösterilecek
ahlaksızlıklardan insanımızı uzak tutmak gayretindeyiz. Bu yanlış süreçleri
birilerinin servis ettiğinin farkına varsınlar diye her yıl 31 Aralık tarihinde bu
programları icra ediyoruz. Bununla alakalı toplumsal bir kabul de oldu. Birçok
insanımız bizlere ulaşarak her yıl düzenlenen Mekke'nin Fethi programlarına bu
yıl da katılmak ve katkıda bulunmak istediler. Bu yıl tertip ettiğimiz bu hayırlı
çalışma ile ekranlardan ve internet üzerinden milyonlarca insanımızın dahil
olduğu bir program icra ediyoruz" şeklinde konuştu.
BİZ KİMSENİN İNANCINA MÜDAHİL OLAN DEĞİLİZ
Turhan; "Hristiyan inancına müntesip olan bir kişi kendi inancını yaşayabilir.
Biz kimsenin inancına müdahil olan, illegal bir sürecin içerisinde tavır gösteren
bir teşkilat değiliz. Sevgiyi, şefkati, merhameti, rahmeti merkeze alan bir gençlik
teşkilatıyız. Kimsenin inancına, kimsenin düşüncesine, kimsenin fikrine, yapıp
ettiklerine karışan bir hareket değiliz. Saygı duyuyoruz ama öbür taraftan saygı
duymadığımız bir şey de Müslüman olan kardeşlerimize bu konunun bir
dayatmaya dönüştürülmesi. Bununla birlikte bir ifsat sürecine girilmesine bizler
asla razı olamayız" diye belirtti.
FETHE VE FETHİN MANASINA SEVDALI BİR GENÇLİK
YETİŞTİRMENİN GAYRETİNDEYİZ
Turhan, fethin manası ve önemine vurgu yaparak sözlerine şu şekilde devam
etti; "Bizler Mekke'nin Fethi, Kudüs'ün Fethi, İstanbul'un Fethi ve gönüllerin
fethi özlemi ile dertlenen bir gençlik teşkilatıyız. Çünkü fetihte bambaşka bir
mana var. Fetih; kalplerin, gönüllerin hakikatle buluşması demek. Anadolu
Gençliğimiz gönüllerin hakikat ile buluşmasına yapışmak mecburiyetindedir.
Özellikle ülkemiz gençliği açısından baktığımızda 30 yaşın altında 50 milyona
yaklaşan çok güzel bir genç nüfusumuz var. Bu oran
dünyadaki birçok ülkenin toplam nüfusundan daha fazladır. Böyle bir genç
nüfusumuz varken, fetihten ve bu noktadaki çalışmalardan vazgeçmemiz
mümkün olabilir mi? Aksine bu mücadeleye, bu hayırlı çalışmalara yapışıp,
gençliğimizle hakikati buluşturmak ve fetih anlayışını aktarmak, kronolojik bir
süreç olarak değil, dün yaşanan süreçler ile bugün yaşanan süreçlerin aynı fetih
özlemini beklediği inancını anlatmak mecburiyetindeyiz. Fetih hareketinin
devam ettiğini ve kıyamet sabahına kadar var olacak bir süreç olduğunu
gençliğimize ifade etmek ve bundan istifade etmemiz gerektiğini vurgulamak
gerekiyor. AGD, fethe ve fetihteki manaya sevdalı gençliği yetiştirmenin gayreti
içerisindedir. Önderimiz, liderimiz Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed
(sas)'in göstermiş olduğu mücadeleyi ve fetih anlayışını gençliğimize
kuşatmanın derdindeyiz. İstanbul'un Fethini, Kudüs'ün Fethini, Diyarbakır'ın
Fethini, İstiklal Mücadelesini, Sarıkamış Destanını, Malazgirt Zaferini,
Kahramanmaraş'ın, Şanlıurfa'nın, Gaziantep'in bu noktada ortaya koymuş
olduğu mücadele ruhunu ve manasını gençliğimize anlatma ve yaşatma gayreti
içerisindeyiz. Bizler Milli Görüş mensupları olarak fethi anlatmak ile beraber
1974 Kıbrıs Barış Harekatını gerçekleştiren bir teşkilatın müntesipleriyiz.
Rahmetli Erbakan Hocamız ve Oğuzhan Asiltürk Ağabeyimiz ile Hocamızın
arkadaşlarının ortaya koyduğu fetih mücadelesini devam ettirmenin gayreti
içerisindeyiz. Söyleyen, yapan ve geleceğe aktaran bir teşkilatız. Yaşanan
süreçlere baktığımızda, Mekke'nin Fethi gayreti bugünde devam ediyor. Filistin
ve ilk kıblemiz Kudüs-ü Şerif kurtulana kadar bizim fetih anlayışımız devam
edecek. Arakan'daki sıkıntı bitene kadar, yanı başımızdaki Suriye'deki problem
dinene kadar, ilmin merkezi Bağdat kurtulana kadar, yeryüzünde hakikat
bayrağı dalgalanana kadar, son nefes kıyamet sabahına kadar bizler için bu fetih
mücadelesi devam edecektir" ifadelerine yer verdi.
MEKKE'NİN FETHİ SÜRECİNE KADAR BİNBİR ZORLUK İLE
KARŞILAŞILDI
Siyer alanında önemli araştırmaları olan Araştırmacı - Yazar Muhammed Emin
Yıldırım Hoca ise canlı yayına konuk olarak Mekke'nin Fethi sürecinde yaşanan
zorluklara ve Mekke'nin Fethi'nin bugünün dünyasına ne mesajlar verdiğine
dair gelen sorulara cevap verdi. Yıldırım; "Mekke'nin Fethi bugünün dünyasına
çok önemli mesajlar taşıyor. Peygamber Efendimiz (sas) ve Ashabı, birçok
sıkıntı ve zorlukla karşı karşıya kaldı. Aleyhisselam, o anlarda inen ayetlerle
yolun bir kaderinin olduğunu fark etti. Hakkı haykırdığında en yakınındakiler,
komşuları, akrabaları, yıllardır ticaret yaptığı kişiler ona karşı durdular.
Peygamberimiz (sas) o an bir şeyi fark etti; Hakkı haykırdığında batıldan
beslenenler bundan hiç hoşnut olmadılar ve olmayacaklardı. Çünkü batıldan
beslenenler biliyorlardı ki bu duruş onların kurmuş oldukları düzeni yıkmak
demekti. Batıl düzenin yerine hak düzenin gelmesi demekti. Allah'tan başka bir
güç ve otoritenin tanınmaması demekti. Tüm zorluklara rağmen Peygamberimiz
(sas) batılı elinin tersiyle iterek, Hakkın hâkim olması için mücadele etti. Bu
mücadele sürecinde doğup, büyüdükleri topraklarda, babalarının, dedelerinin
miraslarının üzerinde olduğu o topraklarda yaşayan Müslümanlara, müşrikler
hayat hakkı bile vermediler. Müslümanlar türlü işkencelere maruz kaldılar.
Hicret etmek zorunda kaldılar. Ama Peygamber Efendimiz (sas) ve sahabe
efendilerimiz asla yollarından vazgeçmediler. Ve sonunda Hicretin 8. yılında
Mekke'nin Fethi dediğimiz o büyük hadise gerçekleşti. Bu sebeple bizler de
Hakkın ikamesini üstelenen gençler olarak bu yolda belli zorluklarla
karşılaşacağımızı ve bu zorluklarla mücadele etmemiz gerektiğini bilmemiz
gerekir. Bu dünyada en ufak şey için bedel ödeyen insanoğlu, ebedi bir hayat
kazanmak için elbette gayret içerinde olmak durumundadır. Bu gayreti
kendimize hedef koymalıyız. Yoksa fetihler bizler için bir hayal olur. Sadece
geçmişle bu noktada övünür dururuz. Olması gereken bu davanın en temel
ilkelerini öğrenmek, ona göre de davranmaktır" ifadelerine yer verdi.
İNSANLIK TARİHİNİN EN KANSIZ FETHİ
Yıldırım, fetih sürecinde yaşananlar ile ilgili soruya şu şekilde cevap vererek
sözlerine devam etti: "Fethin çok ciddi bir süreci vardı. Hem öncesinde hem de
sonrasında ama Aleyhisselam Efendimizin, muhteşem bir nebevi stratejisi
izlediğini göz ardı etmeden meseleleri değerlendirmeli ve bugünün dünyasıyla
da oradaki her bir adımdan kendi dünyamıza izler taşıyarak, meseleyi anlamak
durumundayız. Yapılan Hudeybiye Anlaşmasıyla yaşanan barış ortamının asla
bir rehavete dönüşmesine izin vermedi. Hiçbir zaman sahabenin
tembelleşmesine, dünyaya kapılmasına imkân vermedi. Bunların altını çizerek,
söylüyorum. Çünkü bugünün insanları olarak bu noktada birçok imtihanımız
var. Ama Allah Resulü ve Sahabe asla bunu yapmadı. Hudeybiye
Anlaşmasındaki süreci en güzel şekilde değerlendirdi. Peygamberimiz (sas) her
yere davet mektubu gönderdi. Sulh ortamını tebliğ ortamına dönüştürdü.
Dönemin süper güç denilecek devletlerine gönderilen her mektup o gün o
coğrafyada İslam'ın konuşulmasına sebebiyet verdi. Bunlar olurken Mekke
tarafında olan şuydu. Müşrikler anlaşmaya sadakat göstermediler. Böylece
anlaşma bozuldu."
Yıldırım, sözlerine şu şekilde devam etti: "Peygamber Efendimiz (sas), hicretin
8. yılında bir hazırlığa girdi. Ama bu hazırlığın nereye olduğunu kimseye
söylemedi. Bunu söylememesindeki nedenler İslam'daki fetih anlayışında
yatmaktaydı. Bir kere İslam'da fetih anlayışı sadece toprakların fethedilmesiyle
sınırlı değildir. Topraklardan önce gönüller fethedilir. Mekke'de de öyle oldu.
Fetihten önce birçok kişi hidayete kavuşarak, Müslüman oldu. İkinci bir husus;
İslam'ın fetih anlayışında asla intikam hususu yoktur. İslam'ın fetih anlayışını
anlayan bir insan geçmişin intikamını görmez. İslam'ın fetih anlayışında
yakmak, yıkmak, masumlara zarar vermek yoktur. İslam'ın fetih anlayışı bu
olduğu için Allah Resulü (sas) insanlık tarihinin en büyük ve kansız fethini
gerçekleştirmek için fetih hareketini gizli tuttu. 10 bin kişiyle yola çıktı. Gelip
Mekke'nin yanında konaklayıncaya kadar Mekkelilerin ruhu bile duymadı.
Peygamberimiz (sas), 10 bin sahabeye; "Her biriniz bir ateş yakın" dedi. Ateşler
yakılınca çölün karanlığında etraf aydınlandı. O 10 bin asker Peygamberimizin
(sas) komutasında Mekke'ye girdi. Peygamber Efendimiz Mekke'ye girerken,
bir zafer edasıyla değil, mübarek başı devesinin hörgücünün üstüne yaslanmış
bir vaziyette; "Allah'ım zafer senden! Bizden değil!" diyerek müthiş bir tevazu
örneği ortaya koydu ve bu noktada yeryüzünün ve insanlık tarihinin en büyük
kansız fethini gerçekleştirdi."
FİLİSTİN VE DOĞU TÜRKİSTAN'A BAKIP SORUMLULUĞUMUZU
HATIRLAMALIYIZ
Yıldırım; "Bir ıstırabımız var. O da yeniden fetihlerin yaşanması içindir.
Fetihlerin öncesinde kendimize şu soruların cevaplarını vermek zorundayız;
yüreğimizde İslam hâkim mi? Hanelerimizde İslam hâkim mi? Medine
standartlarına göre mi yaşıyorum? Asr-ı Saadet standartlarına göre mi ticaretimi,
hayatımı organize ediyorum? Gerçekten fetihler idealim mi? Kudüs'e bakıp
sorumluluğumu hatırlıyor muyum? Doğu Türkistan'a bakıp sorumluluğumu
hatırlıyor muyum? Kendi yaşadığım beldeye bakıp sorumluluğumu hatırlıyor
muyum? Bu sorumluluğumu yerine getirme adına gayret içerisinde miyim?
Bunların muhasebesini yapmamız gerek. Bu muhasebeleri yapalım ki, fetihler
sadece ideal olmasın, gerçekleştirme adına ortaya attığımız adımlarla bir şekilde
güzelleşmiş olsun. İşgal altında olan; coğrafya olarak, beden olarak, kalp olarak,
neresiyse, Cenab-ı Allah her tarafa en yakın zamanda Asr-ı Saadeti getirsin
inancıyla her saniyemizi geçirmek mecburiyetindeyiz" ifadeleriyle sözlerine son
verdi.
TÜM DÜNYADA HANELER FETİH ÇOŞKUSU İLE DOLDU
Her yıl Fetih coşkusunu stadyumlarda, salonlarda omuz omuza yaşayan on
binlerce AGD'li genç, bu yıl koronavirüs tedbirleri nedeniyle fiziken bir arada
olamasa da yürekleri ile bir arada olup bu coşkuyu kutladı. Ekranlara taşınan
Fetih coşkusu, sadece Türkiye'nin dört bir yanından değil, tüm dünyadaki Fetih
sevdalılarının gönlünü bir araya getirdi. Mekke'nin Fethi coşkusu ekranlardan
tüm Dünya'ya yayıldı. 100'e yakın ulusal ve yerel televizyon kanalı ile radyolar
vasıtasıyla, Türkiye'nin 81 ilinden Avrupa'ya, Asya'dan Afrika'ya,
Avustralya'dan Amerika'ya, 7'den 70'e herkes ekranlar vasıtasıyla fetih
coşkusuna ortak oldu. Program, gönülleri Mekke'nin Fethi ile beraber atan
milyonlara ulaştı.
MİLYONLAR İZLEDİ
4 saat 30 dakika süren ve bir milyona yakın izlenmeye ulaşan, Ahmet Hakan
Karagül'ün sunumlarıyla gerçekleşen programda Kur'an-ı Kerim tilavetleriyle
Ayasofya Cami-i Kebir İmam Hatibi Bünyamin
Topçuoğlu ile Hafız Muhammed Yıldızhan, naat ve şiir dinletileriyle Seyfullah
Kartal, kaside ve Esma-ül Hüsna dinletileriyle Muhsin Kara gönüllerin pasını
sildi. Sanatçılar Abdülbaki Kömür, Ammar Acarlıoğlu ve Grup Anadolu
Gençlik üyeleri, söyledikleri ezgiler ile kalpleri heyecanla doldurdu. Geceye
özgü kum sanatı gösterisiyle Ömer Faruk Elmas, Mekke'nin Fethi'ni kum
sanatıyla resmederek tekrardan hafızalarda yer edindirdi. AGD İstanbul Şubesi
Tiyatro Kulübü, "Adaletin Otoritesi, Mekke'nin Fethi" tiyatro gösterisiyle
izleyicilere önemli mesajlar verdi. Filistin'den, Afrika'dan ve Doğu
Türkistan'dan gençlerin gönderdiği mesajlar ile insanlık, zulme ve zalimlere
karşı durmaya davet edildi.
KARDEŞ ÜLKE PAKİSTAN'DAN, FETİH GENÇLİĞİNE ÖZEL MESAJ
Fetih Gençliğine dünyanın dört bir yanından mesajlar yağarken, Pakistan'dan
Cemaati İslam Partisi Lideri Siracül Hak, gönderdiği mesaj ile geceyi
düzenleyen Anadolu Gençliği'ni tebrik ederek, "Mekke'nin Fethi zafer günüdür.
O gün bizim için insanlığın değerinin günüdür. Mekke'nin Fethi, Müslümanlara
gayeli ve amaçlı bir hayat yaşamak için mesajlar vermektedir. Bu dönemde
Mekke'nin Fethi programını düzenlemek çok önemlidir. Çünkü dünyanın her
yerinde Müslümanlar baskı ve zulüm altında çok zayıftır. Bu programın onlar
için bir umut olacağına inanıyorum" ifadelerine yer verdi.
TWİTTER ÜZERİNDEN DÜNYA GÜNDEMİNE GİRDİ
#AGDMekkeninFethi hashtag çalışması ile ekranlarının başından programı takip
eden Türkiye'nin 81 ilinden ve dünyanın çeşitli yerlerden izleyicilerin
paylaşımları ile bu gecede hanelerin fetih coşkusuyla dolduğu bir kez daha
görülmüş oldu. Dünyanın bazı yerlerinde 10 saate yakın
saat farkına rağmen katılımcılar programa yoğun ilgi gösterdiler. Twitter
üzerinden yürütülen hashtag çalışması Türkiye gündeminde ilk sıralarda yer
alırken, dünya gündemine de girerek gönüller sosyal medya üzerinden
Mekke'nin Fethi'ni tüm dünya ile paylaştı.
MEKKE'NİN FETHİNE ÖZEL BİLGİ YARIŞMASI
Geceye özel Mekke'nin Fethi Bilgi Yarışması, mekkeninfethi.com üzerinden
düzenlendi. Ödüllü Bilgi Yarışmasına binlerce kişi katılım gösterirken,
yarışmada başarılı olanlar program sonunda takdim edildi. Ayrıca Üniversite
Komisyonunun düzenlediği "Pandemide Üniversite Fotoğraf Yarışması" ve Lise
Komisyonunun düzenlediği "Mekke'nin Fethi Yetenek Yarışması"nda dereceye
girenler ilan edildi.
HATIRA BİLETLERİ BASILDI
Bu yıl Mekke'nin Fethi Programı'nda hatıra bileti (e-Bilet) uygulamasıyla
yüzbinlerce kişiye hatıra biletleri basıldı. E-biletlerine program öncesi ulaşan
katılımcılar, biletlerini sosyal medya mecralarından paylaşarak, yakınlarını ve
takipçilerini fetih coşkusuna davet ettiler.